Bodrum Kalesi içerisinde yer alan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, 1958 yılında sünger avcılarının rastlantı sonucu buldukları heykel ve amforalar sayesinde kurulmuştur. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde 14 adet sergi salonunda dünyanın en zengin Doğu Akdeniz amforaları koleksiyonunu görebilirsiniz. Koleksiyon, MÖ.15 ve daha sonraki yıllara dayanan amforalardan oluşuyor. Ayrıca, Serçe Limanı Cam Batığı Salonu’nda 1025 yılında batan ‘Tunç Devri’ne ait tekneyi de görebilirsiniz.
Müzenin en önemli sergilerinden Uluburun Batığı ise ‘Tunç Devri’ salonunun ikinci ve üçüncü bölümünde sergileniyor. Dünyanın en eski batığı olarak bilinen Uluburun’un birebir replikasının yanı sıra batıktan çıkarılan Mısır Kraliçesi Nefertiti’nin altın mührü ve firavunun altın şarap kadehi gibi birçok paha biçilmez eser de bu sergide yer alıyor.
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen diğer batıklar ise: Gelidonya Batığı, Yassıada
Batığı, Roma Tüccar Gemisi Batığı, Şeytan Deresi Batığı, Marmaris Serçe Limanı Batığı ve Tektaş Burnu Batığı. Gelidonya Batığı şeklindedir.
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi
Araştırmalara göre M.Ö. 1200 yılında, 20 metre uzunluğundaki Orta Doğu menşeli bir ticaret gemisi Gelidonya Feneri’nin karşısındaki adaların arasından geçerken kayalara çarparak batar.
Yaklaşık 3200 yıl kimse burada batık olduğunu bilmez, ta ki 1953’de Kemal Aras sünger avlamak için buraya dalana kadar. Kemal Aras bu batıktan ufak tefek parçalar çıkardığında dünyanın en önemli keşiflerinden birini yaptığından habersizdir. Eğer bu buluntuları Amerikalı gazeteci Peter Throckmorton’a göstermeseydi!
Bu batığın Tunç Devri’ne ait çok önemli bir batık olduğunu düşünen Peter Throckmorton, Prof. Dr. Robin Young’un öğrencilerinden George Bass ve ekibiyle birlikte 1960 Haziran’ında Gelidonya Feneri açıklarında sualtı kazılarına başlar ve 1960 Eylül ayında kazılar sona erir.
Zamanın çok değerli mallarını taşıyan gemiden bazıları bakır, kalay külçeler ve kurşun döküntüler, boncuk kavanozları, baharat kavanozları ve kristaller çıkarılır. İşte buradan çıkarılanlar günümüzdeki Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin kurulmasına sebep olur. Ayrıca bu keşif ilk bilimsel sualtı kazısının da başlangıcıdır.
Marmaris Serçe Limanı Batığı
Tunç Devri batığı sonrası keşifler birbirini kovalar ve 1970 yılında gene bir sünger avcısı
Mehmet Aşkın’ın rastlantı sonucu keşfettiği Marmaris Serçe Limanı Batığı keşfedilir. Dünyanın Ortaçağ döneminden kalma en büyük İslam cam eserleri koleksiyonu çıkarılır bu kargo gemisinden.
Bir milyon parçaya ayrılan binlerce cam eşya Bodrumlu genç kızların da yer aldığı bir ekip tarafından tam 20 yıl emek harcanarak birleştirilir ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmek üzere yerini alır.
1977 – 1979 yılları arasında George Bass ve ekibi tarafından çıkarılan batık büyük ölçüde sağlam kalmış. Bu batıkta, İslam – Bizans Devletleri arasında serbestçe gidip gelmekte olan bir tüccarın malları olduğunu düşünülmektedir. O dönemde; hurda camlar yeniden işlenmek üzere gemiye konulurken, yeni üretilen camlar da uğranılan limanlarda satıldığı düşünülüyor.
Uluburun Batığı
1982 yılında ise gene bir sünger avcısı Mehmet Çakır, Antalya’nın Kaş ilçesinin 8 kilometre yakınlarında Uluburun Batığı’nı keşfeder. O dönemler sünger dalgıçlarına eski enkazları nasıl tanımlayacaklarına dair eğitimler verilirdi Deniz Arkeoloji Enstitüsü ( INA ) tarafından.
Mehmet Çakır’ın buradaki bulgularının çizimlerini Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Oğuz Alpözen’e göstermesiyle yer tespiti için giden inceleme ekibi ve Oğuz Alpözen 1982 yılında Uluburun Batığına dalarlar.
M.Ö. 14. yüzyıldan kalma bu geminin kargosu bilim dünyasını şaşkına çevirir. Geçmiş tarihte bilinen en büyük kargo gemisi olan Uluburun Batığı 3400 yıllık bir tarihe sahiptir. Arkeologların ilgisi çeken bir diğer ilginç tesadüf ise bir ‘Mısır Mezar Resminde anlatılan hikaye ile Uluburun Batığı’ndan çıkan buluntuların benzerliğidir.
M.Ö 1400 yıllarında bir Suriye gemisinin limana gelişini anlatan bu ‘Mısır mezar resimi’ndeki çizimler ile Uluburun Batığı’nda çıkarılan buluntular şaşkınlık derecesinde hemen hemen birbirinin aynıdır.
Batığın toplam ağırlığı 20 tonu bulan kargosu içinde fildişi, gümüş, amber, altın, seramik, teneke, tunç, bakır, cam külçeler, Afrika abanozu, Baltık amberi, altın ve gümüş mücevher koleksiyonun yanı sıra Kraliçe Nefertiti’nin altın mührü ve firavunun altın şarap kadehi, paha biçilmez eserler, heykelcikler, kılıçlar, oklar, yaylar ve ok uçları olmak üzere tam tamına 18 bin parça eşya bulunur ve sergilenmek üzere Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ndeki yerlerini alır.
Sualtı Arkeoloji Enstitüsü kurucusu olan George Bass ve Cemal Pulak önderliğinde, arkeolojik kazı tekniklerine uygun olarak 1984’te başlatılan çalışmalar 1994 yılında tamamlanır.